günün yazısı,

Wereyda ; ''uzanır ağladığım yanıma'' (Ev)



''hepitopu gitmekti.
kişisel tarihlere palazlanarak eklemlenen kriminal inzivalarla;
'uzaklık bakımından uzak' olmak.
benden ne vakit benden bir şeyler gitse
(vücut çalımlarımla şık ayak hareketlerim gittiler) kalben acı duyuyorum.
yumruk büyüklüğünde bir bungunluk. sonra geçiyor.
unutuyorum, görmüyorum, bilmiyorum, saymıyorum.
kendinizi keman sanmanızı sağlayan insanı da unutabiliyorsunuz,
aslında bigane bir odun olduğunuzu hatırlatan insanı da.
ne yüzü kalıyor, ne sesi, ne kokusu.
iz yok. yalnız sen ve o: şimdi 'biz' yok.

boş koy. yayvan ağızlardan dökülen her cümleyi hayra yor.
bana general gibi gülümse, kağıt önünde, imzayı at, mührü bas, sırıtmadan yolla;
kuralına uyduğum oyunları kaybetmesini iyi bilirim ben.
kendine de bir içki koy, eskidendi, güzel içerdin sen.
'başka türlü bir şey,
benim istediğim.'
sigarayı bırakır gibi bıraktım otogarda ellerini,
şaşkınlık vardı gözlerinde insanların ve hayret.
bilirsin işte,
eski bir şiiri her defasında ilk kez okur gibi.

sigarayı bırakır gibi bıraktım otogarda ellerini,
son nefesine kadar içilmiş birer izmarit kadar solgundular.


ben bu şehri beş kuruşsuz,
ben bu şehri meteliksiz sevdim!


''avucumda yatırcam seni,
minik perim benim..''


rengarenk bir arkadaşım var benim,
'hayal kur' der bana,
'hayal kur, renklerini ben vereceğim'..

geçmiş günün yazısı,

TAKO ; Aç Kırmızısının Aşk Köpeklerinde Deprem Kanı



''böyle işte! bu olmalı. bundan ötesi yooook.
yılanlar bile buna boyun eğer.
eski bir rüyayı hiçbir şeye değiştiremem. geçen zamana bile.
boşalıyor hayat üzerimize.
çok zoruma gidiyor bazen ama olmuyor işte devam ediyorsun.
akıyor pisliğin kahpe bir banyonun kırmızı anında,
karşında bir insan var sende olan şey onda yok.
bu mudur açlık? hayır aşklık? hayır hayır deprem!

sikerim böyle işi be kahve, herkes yalancı, yalandı, yalanmışlar.
küfür çok mu kötü birşey?
'küfür, ruhun cilasıdır' öyle diyor üstad.
bazen tek bir kişi için bütün insanları karşına alırsın. böyle birşey..
köpek, köpek, köpek sanmıyorum hayat böyle olsun.
hepsi orospu hepsi çürümüş hepsi ağlamış hepsi köpekleşmiş hepsi 'hepsileşmiş'.
yarına sonsuzlukla kıyaslamak sonra gidip asla geri gelmemek
sen nerden anlarsın ki sesin ses karşı aşk şiddetini.
yapma lütfen.. gitme..
gidince orospular hamile kalır, pezevenkler delikanlı.''
şimdi şehrine dön
ve mutfağında ayrılık senfonileri yarat kendine,
tabaklara doldur ve komşulara dağıt acı kaybını,
sokaklara çık ve saygıyla an sevgilini,
birahanelere git ve 'öldü o artık, beni sevmiyor!' de.
doğumgünün için..


iki kürek kemiğimin arasındaki boşluğu hediye ediyorum sana,
ne zaman uyumak istersen,
dilediğin gibi koşturabileceğin rüya tarlaları ve de.
sonra, hiçbiryerde hiç yazılmamış öyküler...
hiç unutmayacağın bir anı
ve de hiç yitirmeyeceğin küçük bir ben...
'düşle gerçeğin çarpışmadığı' hiçbiryerde doğumgünün kutlu olsun,
sakin köşem, uyku tulumum, arkadaşım, önceliğim ve daha bir çok şey...




geçen sene bugün yazılıp, sen okumadan kaldırdığım kayıt,
ben de bir sene sonrasını bekledim,
sabrın simgesiyim
sense sabırsızlığın ve düşün ve gerçekliğin,
biriciğim ve en çok sevdiğimsin.

öğretmeye çalıştığınız ne varsa yanlış öğreniyorum,
yanlış yaşıyorum ben,
yanlış yürüyorum,
yanlış gülüyorum,
yanlış seviyorum.

sabırla ve inatla sizi reddediyorum.

üzerine eğiliyor
alelade göğsünde nefesimi tutuyorum,
ne menem bir güç gösterisi!
ellerim kasıklarıma çekiliyor,
soluğun telaşlı,
gövdem gözlerinde bileniyor.

'kırmızı oda düşle!'