''
seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben.
evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım.
yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını.
kaba adamların kalın sesi örtmüştü ülkeyi.
güzellik, insanların gelecek düşlerinden çoktan çıkmıştı.
kimsenin ortak türküsü yoktu ve kimse türküsünü bir başına söyleyemiyordu.
bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyordu herkes.
koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar.
incelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti.
şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu.
gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi.
seni korumak için karşı durdum tüm bunlara. dünyayı senden geçirerek sevdim.
geri çekilmem yakışmazdı seni sevmeme.
günlerdir yoksun. öfkeni bile özledim. nasıl bir uzaklıktan geleceksin bilemiyorum.
ayrılıktan medet umar oldum. kaşlarının işaret ettiği yerde duracağım...
ömrümden öteye taşıdığım çocuk...
ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim...
''
bütün ağaçlarla uyuşmuşum
kalabalık ha olmuş ha olmamış
sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
ama ağaçlar şöyleymiş
ama sokaklar böyleymiş
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız

aşkım da değişebilir gerçeklerim de
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yangelmişim diz boyu sulara
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle dövüşemem
siz ne derseniz deyiniz
benim bir gizli bildiğim var

sizin alınız al, inandım
sizin morunuz mor, inandım
ben tam dünyaya göre
ben tam kendime göre
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız




tel cambazının
tel üstündeki durumunu anlatır şiirdir


turgut uyar