ayrılık

yumruklarını öyle bir sıkarsın ki avuçlarının zonklamasına ve yanmasına aldırmazsın. öyle bir an gelir ki kafanı kaldırıp teninin bir kez bile değmediği yatakta bedenini ararsın, öyle daralır ki o yatak, yokluğunu farkettiğin anda yumruk yaptığın ellerini çözer ve parmaklarını boynuna dolarsın. nabzın öyle hızlıdır ki, biçimsiz bir atardamar geçiyordur sanki yatağının orta yerinden. tansiyonun gittikçe düşer, duvarın soğuğu sıcağa döner alnının ateşinden, baş ağrın kulaklarında inler.

2 yorum:

sapozhkelekh dedi ki...

"Cumartesi sabahını yaz" deselerdi bana, tam da bu yazdıkların dökülürdü içimden.

kevaşe dedi ki...

cumartesi, pazar, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma ve sonsuza uzayacakmış gibi her sabah ve bir de içten dökülmeyenler, sapozhkelekh.