''Günler günleri kovalamış böylece, haftalar haftaları, aylar ayları kovalamış.
Hatta, bu günler, haftalar ve aylar şehrin öteki köşelerini terk edip birbirlerini kovalaya kovalaya gelmişler de, çeşitli şekillere bürünerek, sadece evin çevresinde gezinmeye başlamışlar.
Her yanı mavi parıltılarla kaplı geniş bir haftanın, uzaklığı insanın içine dokunan karanlık bir çınar halinde, bahçedeki çınarların ortasında aylarca uğuldadığı olmuş. Günler arasından çıkıp gelen bambaşka bir günün, bu çınarın dallarına tüneyerek yaralı bir kuş gibi haftalarca sessiz sedasız baktığı olmuş sonra. Koskoca bir ayın, eski binanın yakınlarından birkaç çocuk suretinde gülüşe gülüşe geçip gittiği olmuş. Bu kargaşa böylece devam ederken bazı günlerin hiç olmadığı olmuş hatta, bazı haftaların hiç gözükmediği, bazı ayların da ne kadar büyük bir umutla beklenirse beklensin oralara hiç gelmediği olmuş. Gelgelelim, hiç olmayan bu günler, hiç gözükmeyen bu haftalar ve hiç gelmeyen bu aylar da ne yapıp edip bir şekilde yaşanmış sanki. ''



Hasan Ali Toptaş (Uykuların Doğusu)

Hiç yorum yok: